Almanya’ya Gelmeden Önce Neler Yaptım?
Bu yazımın başına eklemek istediğim çok önemli bir şey var. Birazdan kendi yaptıklarımı paylaşacağım ama her şeyden önce Almanya’da Hekimlik yapmak isteyen arkadaşlarım enerjilerinin %80’nini almanca öğrenmeye ve geliştirmeye ayırmalıdır diye düşünüyorum. Ayrıca yazının sonunda ‘Keşke fırsatım olsaydı da öyle yapsaydım.’ dediğim tavsiyeler vereceğim.
Dönem 5 iken Almanya’da Doktorluk düşünceleri kafamda netleşmeye başladığında, sistemi tanımak ve daha iyi karar verebilmek adına, bir yaz stajı ayarlamaya karar vermiştim. Bir tanıdığımın tavsiyesi üzerine Duisburg şehrinde bir kaza hastanesinde 1 aylık Ortopedi stajı ayarlamıştım ancak o zamanlar Almanca konusunda ‘Ich möchte Köfte’ seviyelerinde idim. Yine de Alman sağlık sistemini tanımak ve en doğru kararı vermek için bu stajın yararlı olacağından emindim.
Sıfır ‘0’ Almanca ile Almanya’da Yaz Stajı
Bana gelen mesajlar arasında ‘Almanya’ya gelmeli miyim?’ sorusu oldukça fazla diyebilirim. Bu tabi ki gayet normal nitekim ben de zamanında bu soruyla cebelleşiyordum. Yazları defalarca Almanya’ya gelmiş olmama rağmen, Almanya’ya göç edip mesleğimi burada icra etme kararı kolay bir karar değildi. Daha net karar vermek için yaptığım yaz stajı sayesinde aklımdaki soru işaretlerinin büyük bi kısmına cevap bulmuştum.
Her sabah 05.30 gibi kalkıyor, hızlıca hazırlanıyor ve 06.00 trenine yetişmeye çalışıyordum. Evden çıkıp kliniğe varmam, neredeyse 1 saatten fazla sürüyordu ve bu sürede bolca yürüyor ve 2 farklı tren kullanıyordum. Staj ayarlarken kliniğin kalacağım yere arabayla 20 dk mesafede olduğunu görünce oldukça sevinmiştim ama beynim ‘oğlum senin araban yok ki!’ diye uyarmayı unutmuştu. Her gün yaklaşık 2-2,5 saatim yollarda geçiyordu. Yazın Almanya’da sabahları hava serin olduğu için ceketle evden çıkıyor, öğlen ise güneşin altında tişörtle sırılsıklam oluyordum. Çok geçmeden yanımda şemsiye, yedek kıyafet, su gibi ihtiyaçlarımı taşımayı öğrendim. Özellikle yazın soğuk su satın almak Almanya’da problem olabiliyor. İlginç bir şekilde marketlerde soğuk su reyonu pek bulunmuyor ve başka yerde de 19 cent olan suya 2.5 euro vermek biraz üzüyor. Kısacası Almanya’da yaşam deneyimini iliklerime kadar hissettiğim bir ay olmuştu. Her ne kadar klinikte konuşulanların neredeyse hiç birini anlamasamda yanında durduğun kıdemli asistan oldukça sempatik ve yardımseverdi. İletişim konusunda çok zorlansamda Alman sağlık sistemine göz atabilmek ve günlük hayatın içine karışmak karar vermemi oldukça kolaylaştırmıştı.
Nasıl geçtiğini anlamadığım bir ayın ardından, bir yıl sonra geri geleceğimden oldukça emin bir şekilde Almanya’dan ayrılıp Türkiye’ye geri döndüm.
Ahmet ve İlke’nin staj deneyimlerini izlemeyi unutmayın
En Büyük Hatam; Almanca Öğrenme Sürecim
Artık Almanya’ya gitme kararını vermiş, hem kendimi motive etmek amacıyla hem de öğrendiklerimi ve tecrübelerimi paylaşmak için açtığım Youtube kanalıma videolar yüklemeye başlamıştım. Karar verildiğine göre geriye yapılması gerekenleri yapmak kalıyordu. Listenin başında da tabiki Almanca vardı.
Önümde Almanya’ya gitmeye karar verdiğim için TUS sınavına çalışmadan geçireceğim koskocaman 1 yıllık intörnlüğüm duruyordu. Bu da Almanca geliştirmek için çok iyi bir fırsattı aslında. Peki ben ne yaptım?! Kendi kendime ‘ Ya zaten dil en güzel konuşulduğu ülkede öğrenilir. Hem zaten Alman devleti beni kursa da yollar.’ diyerek vermem gereken emeği vermedim Almanca’ya. Bir kaç tane özel ders aldım ancak İntörnlükte nöbetlerin tarihleri devamlı değiştiği için ve Almanca hocam ne kadar ısrar etsemde benden çok cüzi miktarda ücret aldığı için dersleri de iptal ettim. Devamlı ders saatinin değiştirerek öğretmenimin de takvimini dolayısıyla potansiyel öğrencilerini etkiliyor gibi hissediyordum. Tüm Almanya sürecinde en büyük keşkem ve yaptığım en büyük hata bence budur. Almanca öğrenme konusunda geç kalmış olmam. Maceramın ilerleyen bölümlerinde bu meselenin bana ne kadar zaman kaybettirdiğini görünce ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Sağım Solum Önüm Arkam ‘EVRAK!’
Youtube kanalımı uzun zamandır takip edenler belki hatırlayacaktır, daha intörn iken Alman’da Doktorluk ile ilgili bir mini seri yayınlamıştım. İnternetten bulduğum gerekli evraklar listesini ve neler yapılması gerektiğini hem kendim için hem de sizler için paylaşmıştım. O zaman gidecek olduğum NRW eyaletini toplam 7-8 sayfalık ve 17-18 maddelik evrak listesini ilk gördüğümde süreçten bi ufak tırsmadım diyemem.
Daha Almanya’ya gelmeden güzel bir plan yağmıştım. Tüm evraklarımı bir kaç yedeği ile birlikte almış, apostilletmiş ve güzelce dosyalamıştım. Hiç vakit kaybetmeden dil kursuna gitmek istediğim için anneme dipolamımı alıp, apostilletip bana göndermesi için vekalet vermiştim. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamış ve başıma gelebilecek felaketler için olası senaryolara da kendimi hazırlamıştım.
Bunların hangi evraklar olduğu, nasıl alınıp nasıl apostilletildiği falan bu yazının konusu değil. Ama onları da bu sitede ve sosyal medya hesaplarımda bulabilirsiniz.
Özetle Almanya’ya gelmeden önce; sistemi tanımak adına bir aylık staj yapmış, yarım yamalak almanca öğrenmiş, bir sürü evrak toplamıştım. Şimdi sizlere şu anki aklımla bir kaç tavsiyede bulunmak istiyorum.
Keşke Dediklerim Listesi
- Keşke Almancayı çok daha erken ve çok daha iyi öğrenseydim.
- Keşke çok daha erken ve daha uzun süreli bir staj yapsaydım. Hatta her yaz farklı yerleri keşfetseydim.
- Keşke intörnlüğümün bir kısmını (Özellikle 4 ay cerrahi olacak şekilde) Almanya’da yapsaydım.
Bu konuda aslında girişimlerim olmuştu ancak başaramamıştım. Lakin şimdi geriye baktığımda bir çok farklı yol olduğunu görüyorum. - Keşke Denklik işlemlerini daha detaylı araştırıp daha fazla tecrübe okusaydım.
Ne yazıkki ben bu yola çıkarken internette Türkçe olarak pek kaynak ve tecrübe yazısı yoktu. Daha fazla araştırsaydım geldikten sonra yaptığım bir takım taktiksel hataları yapmazdım belki.
Evet arkadaşlar bir yazımızın daha sonuna geldik. Bir sonraki yazımızda artık Almanya’ya uçuyoruz ve problemlerle boğuşmaya ve onları alt etmeye başlıyoruz Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.